Bu aralar Üstün Hoca'nın kitaplarına merak sardım. Son kitabında (Küçük Şeyler 3: Yaşama Yerleşmek) güzel bir hikaye vardı açgözlülük üzerine. Üstün Hoca da bu hikayeyi Tolstoy'un bir kitabında okumuş.
Hikaye Yakutistan da geçiyor. Yakutların ilginç toprak satma yöntemi varmış. Toprak almak istediğinizde bir gün önceden alabileceğiniz toprağa oranla çok az bi para veriyormuşsunuz toprak sahibine. Sonraki gün erkenden araziye gidiyormuşsunuz. Toprak sahibi size 4 tane kazık bir de çekiç veriyormuş. İlk kazığı bulunduğun yere çakıyorsun. Daha sonra istediğin yöne doğru gidip istediğin yerde ikinci kazığı çakıyorsun. Bu çizdiğin çizgiye dik olacak şekilde gidip üçüncü kazığı çakıyorsun. Dördüncü kazığı da ilk çizgiye paralel giderek çakıyorsun. Burdanda güneş batmadan ilk kazığa gidip dokunman gerekiyor. Yani sonuçta bir gün içinde dikdörtgen biçiminde bir alanı çeviriyorsun ve o topraklar senin oluyor. İlk bakışta toprak sahiplerinin zarar etmesi beklense de tam tersi oluyormuş. Sebebi de herkesin daha çok alanı çevirebileceği düşüncesiymiş. Daha fazla toprak alabilmek için kazıkları uzak çakanlar güneş batmadan ilk kazığa dokunamıyor, parası da arsa sahibine kalıyormuş.
Hikayede adamın biri toprak almak için arsa sahibine parayı bir gün önceden yatırıyor. Sonraki gün güneş doğmadan arsa sahibiyle arsaya gidiyorlar. Güneş doğunca ilk kazığı çakıp koşmaya başlıyor. İlk kazığı çaktıkları yer tepe üstü bir alan. Epey bi gittikten sonra ikinci kazığı derken üçüncüyü de çakıyor. Çok fazla toprak almak istediği için dördüncü kazığı çaktığında güneşin battığını görüyor. Koştuğu için nefes nefese kalıyor. O kadar yorulduktan sonra güneşin battığını görünce üzülüyor tabi. Toprak sahipleri ilk kazığın yanında yani tepe üstünde. Dördüncü kazık ise bu tepenin eteğinde. Arsa sahipleri ilk kazığın olduğu yerden güneşin hala görüldüğünü söylüyor. Eğer batmadan yetişirsen bu toprağı sana vereceğiz diyorlar. Bu kişi de son bir nefesle düşe kalka birinci kazığa doğru koşuyor ve güneş batmadan önce ilk kazığa dokunuyor. Ama aşırı yorgunluktan kalp krizi geçiriyor ve hemen orada ölüyor. Arsa sahipleri adama üzülüp mezar kazıyorlar ve adamı orada defnediyorlar. Adam gün boyunca koca bir toprak çevirmek için uğraşırken gün sonunda sahip olduğu toprak sadece 2 metre uzunluğunda yarım metre genişliğinde bir toprak oluyor.
Açgözlülük elbette kötü bir davranış. Ama sadece elindeki ile yetinmek de gelişmeye, yeniliğe kapıları kapatmak olur. Bu iki arasında iyi bir denge kurabilmek dileğiyle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder