Pages

18 Ekim 2008 Cumartesi

Pardus'tan Nağmeler..

Cem Yılmaz'ın bir reklam filmi vardı. Reklamda geleceğe gidiyolar ve torunuyla beraber bir parka oturuyor. Heykelinin üzerine pisleyen kuşlar içinde "Herşeye bi çare buldular, şu kuşların heykellere pislemesine bi çare bulamadılar!" diyordu. Ben de bu güzel sloganı alıp şöyle değiştirmek istiyorum: "Herşeye bi çare buldular, şu linux dağıtımlarındaki çözünürlük problemlerine bi çare bulamadılar!"
Evet linux dağıtımları son kullanıcılara ulaşabilmek için verdiği mücadelede iki büyük eksiklik var. Biri ekran kartlarını tanıma, diğeri ise internet erişimi (genellikle kablosuz internet). Son kullanıcının ilk dikkat ettiği ve üstesinden gelemeyince önceki işletim sistemlerine dönmesine neden olduğu iki büyük neden. Suçlu donanım üreticileri ya da linux geliştiricileri olabilir, ya da ısrarla Windows kullanan biz kullanıcılar. Ben burda suçlu aramıyorum. Çözülmesi gereken bi problemi ortaya koyuyorum. Yeni sürümlerde de çözüleceğine eminim. Hatta Ubuntu gibi büyük linux dağıtımları büyük bir kısmını halletmiş durumda. Son iki gündür bu sorunlar ile uğraştığım için yazma ihtiyacı hissettim.

Pardus 2006 dan beri kullanımda. İlk sürümü yetersiz ve eksiklerle dolu da olsa, ulusal bi işletim sistemi olduğundan kendini affettirdi. 2007 deki sürüm ise kullanılabilirliği olan bir sürüm oldu. Derken 2008 geldi. Bu süreçte çok iyi iyileştirmeler yapıp piyasada kalıcı olacağını gösterdi. CeBİT fuarında Pardus'un proje yöneticisi Dr. Erkan Tekman özel ve resmi birçok kurumda bu işletim sisteminin kullanılmaya başladığını söylemişti. Hatta şuan Asker Alma Dairesi (ASAL) bütün bilgisayarlara Pardus'u kuruyormuş. Yakın zamanda bunun daha birçok örneğini göreceğimizi düşünüyorum. Bütün devlet kurumlarının Pardus'u kullanmaları ve otomasyon sistemlerini de linux de geliştirilmiş açık kaynak yazılımlar ile sağlamaları hayal değil. Bu konudaki bir eksiklik de altyapı. Bütün okullarda bilgisayar var ve ilköğretimlerden başlayarak her çocuk bilgisayar öğreniyor. Bu çocuklar ilk Pardus ile tanışsa ve ileride çalıştığı şirkette karşısına Pardus çıkınca şaşırıp kalmasa daha bi iyi olurdu.
Bende bu amaçla kardeşlerimin Pardus ile tanışması için evdeki masaüstüne ikinci işletim sistemi olarak Pardus kurdum. Herşey böyle başladı :)
NVidia GeForce 7300 SE bir ekran kartım, 19' geniş ekran bi monitörüm ve Airties WUS-201 wireless adaptörüm var. Fakat ne internete girebiliyorum (wireless adaptörü algılayamıyor) ne de ekran çözünürlüğünü 800x600 den farklı bi çözünürlük ile değiştirebiliyorum (ekran kartını da tanımıyor). Önce internet için uğraştım. Dizüstü yardımıyla internette problem ile ilgili çözümleri araştırdım ve tavsiye üzerine airties ın windows için ürettiği sürücüyü indirdim ve ndiswrapper yardımıyla kurum. Tuhaf isimli bi adaptör buldu ve yeni bir ağ bağlantısı oluşturarak internete girdim (Sorun çözülmedi ama; bilgisayarı tekrar açtığımda ayarlar gidiyor, internete bağlanabilmem için bu ayarları tekrar yapmam gerekiyordu). İnternete girdikten sonra ikinci problem ekrantı tanımı idi. Hazır internet cayır cayır veri alıyorken bu konuyu da araştırdım ve birçok çözüm buldum. Hepsini denedim ama olmadı. Pardus 2008 deki Görüntü Yöneticisi ile yapılandırıyorum ama bu değişiklikler xconf dosyasına yansımıyor. El ile değiştiriyorum yeniden başlattığımda X Server gelmiyor. Başlarken ekranı ön tanımlı değilde tekrar tanı seçeneği ile açıyorum yine X Server çalışmıyor. nvidia nın yeni sürücüleri pisi de onları kurun diyolar, onu zaten bu işin en başında kurmuştum. Tesadüfen bir çözüm buldum. CD takılı iken pardusu kurma ekranına geldiğimde orada ekranı tekrar tanı diyorum, tanıyor ve çok iyi bir çözünürlükte sistem yüklemesine devam ediyorum. Ama bilgisayar kurulu Pardus'ta bu işlemi yapınca tanımıyordu. İlginç bi durum. CD il tekrar başlatıp kurmaya başlamadan önce tekrar tanı dedim. Kurulu olan Pardus'u silip yeniden yüklemeye böyle başladım. Yine problem çıkabileceğini düşünüyordum ama kurulum tamamlandıktan sonra bi problem ile karşılaşmadım. Pardus kartımı tanımış, çok iyi bir çözünürlükte çalışıyordu ve Görüntü Yöneticisinden değiştirilen her ayarı algılayabiliyordu. Tabi bu durum wireless adaptör için geçerli değil. Ondaki problem devam ediyor. Onu da daha önce yaptığım gibi tekrar kurdum. Fakat bu sefer bilgisayarı her açmamda tekrar tanıtmam gerekmiyor. Windows da bi problem olunca kapatıp yeniden açarız ve sorun esrarengiz bi biçimde düzelir ya, demek linux'un da kendine özgü gizemli durumları var.
Bayadır yazmıyordum. Olayı fazla uzattıysam affola. İki gündür uğraşıyodum. Bu yaptıklarımın özeti sadece ;)
Ha şunu da söyleyeyim. Pardus'un her sürümünü için verilen isimler bildiğiniz gibi anadoluda soyu tükenmekte olan kedi türlerinin isimleri. Çok anlamlı olmuş bu bence. Sürümleri noktalı sayılarla veya anlamsız harfler ile isimlendirmekten çok daha iyi böylesi.
Yazının başında olduğu gibi kapanışıda bir sloganla yapalım: "You will never walk alone. Forza Pardus "

6 Mayıs 2008 Salı

Tekstilde İlerleme

Yıllardır tektilcilerden şikayet ediyordum. Bunca yıldır giysilerde değişkenlik gösteren özellikler: renkleri, kesim farklılıkları, kumaş türü, dikiş farklılıkları,.. v.b. idi. Bu da moda zaten, bir gelişme belirtisi değil. Birçok sektör önemli gelişmeler gösterirken tekstildeki bu durgunluk canımı sıkıyordu. Hatta her yıl mezun olan testil mühendislerinin de bilişime kaydığını düşünmeye başlamıştım.
İlk nano teknoloji çıktı ve birçok sektörü etkilediği gibi tekstili de etkiler gibi oldu. Kırışmayan gömlekler, yanmayan giysiler gibi. Ama aradığım bu değildi. Temel ihtiyaçlara cevap veremiyordu tekstil. Tek istediğim kışın bir gömlek ile dışarı çıkabilmek ve üşümemek. Yazın ise giyeceğim bir tişörtün beni serin tutmaya yetmesi. Biraz hayal gibi görünse de imkansız değil! Tek yapılması gereken bu durumun tekstil mühendisleri tarafından bir problem olarak ele alınması ve üzerinde çalışılması.
Reklam gibi olacak ama varsın olsun. Hatta tekstile katkılarından dolayı ismini büyük harflerle yazıyorum NIKE firması sporcular için özel bir yelek geliştirdi.

Bu yelek 2 kısımdan oluşuyor. İç kısmında soğuk su bölümleri, dış kısmında ise alüminyum kaplama yer alıyor. İşlemci soğutucularına benzeyen bu yeleği sporcular için yapmışlar ama herkesin kullanımına sunuyorlarmış.
Göründüğü üzere gayet kaba ve kullanımı zor bir yelek fakat insanlarda ısınma problemini ele aldıkları için NIKE firmasını tekrar kutluyorum. Artık bütün tekstil sektörü insanlardaki soğuma ve ısınma problemine el atıp daha kullanışlı ve giyilebilir bir giysi için çalışmalara başlasınlar.
Bu arada bu haberden haberdar olmamı sağlayan arkadaşa teşekkürü bir borç bilirim...

South Park

İsterseniz bilmeyenler için önce South Park'ın doğuşunu anlatalım:
1992 yılında Colorado Üniversitesinde öğrenci olan ve film sınıfında tanışan Trey Parker ile Matt Stone'un çıkardığı Jesus vs. Frosty adlı küçük maliyetli film South Park'ın ilk kıvılcımıdır. Jesus vs. Frosty'daki karakterler daha sonra Jesus vs. Santa'da ve South Park'taki karakterlerin temelini oluşturur. 1995 yılında bu filmi görüp beğenen FOX yöneticisi Brian Graden, Trey Parker ile Matt Stone'a yeni bir kısa film yapmasını önerir. Yapılan yeni kısa film Jesus vs. Santa'dır. Jesus vs. Santa büyük bir ilgi görür ve internette yayılmaya başlar. FOX bu başarının ardından Trey Parker ve Matt Stone ile dizi yapımı için anlaşma imzalar ve 13 Ağustos 1997 de South Park serisi başlar.
South Park eleştirel komedi türünde bir cizgi dizidir. Bu iki özelliğinide layıkıyla yerine getiriyor. Konularını Amerika'nın veya dünya'nın gündeminden alıyorlar. Dizi Amerika'nın Colorado eyaletinde bulunan South Park kasabasında geçiyor. Asıl karakterler bu kasabanın sakinleri, başrolde ise 4 tane ilköğretim öğrencisi var: Cartman, Kyle, Stan ve Kenny.

Bir de müjdem var. Yakın zamanda değiştirdikleri web siteleri ile bütün bölümlerini internetten izlenebilir yaptılar. Tek kısıtlama yeni yayımlanmış bölümlerde var. Yeni yayımlanmış bölümlerin üzerinden 1 ay geçmesi gerekiyor izleyebilmek için. Bölümleri izleyebileceğiniz adres

Bölümler birbirinden bağımsız olduğu için karışık izleyebilirsiniz. Eğer hepsini izleme imkanınız varsa sıra ile izlemenizi tavsiye ederim. Ne kadar bağımsız da olsa ufak espiriler geçebiliyor bir önceki bölüm ile ilgili.

Daha önce Family Guy ya da Simpsons dizilerini izlemişseniz uyarıyorum: Bu dizi sizi daha önce izlediğiniz komedi dizilerinden alıkoyabilir. Alışkanlık yapması durumunda sorumluluk tamamen size aittir. Müessesemiz sorumluluk kabul etmemektedir!

Birkaç karakteri tanıtayım:

Eric Cartman : Evet dizinin vazgeçilmezi. Biraz bencil bir arkadaş. Yahudileri (ve tabi Kyle'ı) hiç sevmez. Tam bir hitler hayranı. Bölümlerdeki bir çok plan Cartman'ın dehası ile ortaya çıkıyor.


Stan Marsh : Sıradan bir karakter. Biraz duygusal. Resimde arkadaki Stan'in kız arkadaşı Wendy. Onunla her konuşma denemesinde konuşamayıp kusuyor. Kyle'ın da en samimi arkadaşı.


Kyle Broflovski : Ailesi ve kendisi yahudi olan Kyle bu 4 kişilik arkadaş grubunun en akıllılarından. Babası önemli bir avukat, annesi ise toplumsal örgütlere başkanlık yapan biri. Bir de Kanadalı kardeşi var Kyle'ın. Bütün Kanadalılar gibi çenesi ile kafası ayrı iki parça. En büyük derdi Cartman.


Kenny McCormick : Bu karakter bize pek yabancı değil. Bu dizideki rolü fakir aile çocuğu. Giydiği elbiseyi bütün dizi boyunca 1 ya da 2 kez çıkaartmıştır. Bu elbise yüzünden söyledikleri net anlaşılmıyor. Her bölümde (son bölümlerde bu durum değişiyor) ölerek kimseyi şaşırtmayan bir karakter. Öldüğünde diğer bölüm tekrar geliyor tabi. Bunun bir istisnası var ama onu da siz keşfedin.


Butters : Dizinin en saf karakterlerinden kendisi. Sürekli ailesi onu cezalandırdığı için yoğurdu bile üfleyerek yemek zorunda kalıyor. Fakat Cartman'ın planlarında başrol oynamaktan kurtulamıyor. Ha bu arada kasabanın en iyi dansçısı olduğunu da eklemek istiyorum.


Jimmy : Resimden de anlaşılacağı üzere bacaklarında problem olan bir arkadaş. Ayrıca resimden görülmeyen özelliği ise kekeme olması. Yalnız kekeme olması espiri yapmasına engel olmuyor. Süper bir stand-up çı. Benim en çok sevdiğim karakterlerden biridir.


Mr. Marsh : Stan'in jeoloji mühendisi babası, Mr. Marsh. Soğukkanlılıkla uzaktan yakından alakası olmayan biri. Biraz da duygusal. Babalık duyguları kabardığında Rambo bile olabiliyor. Şu an işi ve eşi olan biri olmasına rağmen gençliğinde hippi idi. Benim favorim başta Cartman'dı fakat dizinin ortalarında Randy'nin de fazla diziye girmesiyle artık favorim Randy Marsh. Go Randy!


Mr. Mackey : İlköğretim okulunun danışman öğretmeni. Kafası vücudunun 2 hatta 3 katı büyüklükte. Çok sakin konuşabilen biri. Cümlelerinin çoğunun sonunda "Okey" yerine "mmmkey" lafını duyabilirsiniz.

6 Nisan 2008 Pazar

Jeff Dunham

Gülmeyi seviyorsanız izlemenizi istediğim bir video sunacağım size. O bir kuklacı, Jeff Dunham. Bir arkadaşın tavsiyesi ile izledim ilk gösterisini. Kuklalara çok güzel mimik katıyor. Seslendirme ise mükemmel. 5 farklı kukla karakteri var ve hepsi birbirinden komik.
Sonuçta hepsinin ustası aynı olduğu için bu doğaldır diyebilirsiniz fakat her karakter gerçekten farklı biri oluveriyor. Espiriler ise zekice hazırlanmış.
Youtube a altyazısı ile ekleyen arkadaşa teşekkür ediyorum, çünkü altyazısız anlamak biraz güç özellikle Walter karakterini.
İzleyeceğiniz gösteri "Spark Of Insanity" adlı 1 saat 20 dakikalık bir gösterinin sadece 10 dakikalık bir kısmını oluşturuyor. Bu gösteride Achmed adında ölmüş bir terörist var. Eğer youtube yasak yememiş ise işte gösteri:



3 Nisan 2008 Perşembe

Evet başlıyoruz..

Kafama nerden esti bilmiyorum ama ilk kez bugün bir blog yazma ihtiyacı hissettim. Tamda vizelerin arifesinde böyle bir işe kalkıştım. Buna değeneceğini umuyorum. 
Akşam eve geldiğimde ilk işim tabi ki ücretsiz blog servisi sağlayan siteleri gezmek olmadı. Bomba gibi bir maç vardı televizyonda (Fenerbahçe-Chealse). Maçta istediğimizi aldık(2-1) ve rövanşı dört gözle beklemeye başladık. Rövanşı beklerken aklıma şu blog işi geldi ve bu servisi sağlayan siteleri gezdim. Blogger ın arkasındaki şirketin Google olduğunu öğrenince rengim yavaş yavaş belli olmaya başlamıştı. Volkan arkadaşımın da tavsiyesi ile ilk sözleşmemi Blogger ile imzaladım. Tüm sanal aleme hayırlı uğurlu olsun..